26 Ekim 2013 Cumartesi

KIRMIZI VE SİYAH

Bağımsız kontlukta insan arazisi üzerine ne kadar taş yığarsa, vatandaşların gözünde o kadar çok yükselir.

Hiç kuşku yok ki manevi asalet ve her türlü kötülükten masum olma hali, gençliği uzatan hususlardır. Güzel kadınların bir çoğunda öncelikle yüz yaşlanır.

Aşk eşitlik doğurur ama onu bulmaya çalışmaz.

Hasret insanın alışık olduğu bir durum olur da birden bire ortadan kalkarsa, bu boşluğu dolduracak olan anılar henüz yeterli olgunluğa sahip değillerdir.

O zamanlar Bayan de Renal'in tek bir korkusu vardı: Julian'ın onu yeterince sevmeyeceği korkusu. şimdiyse, mutluluğun tadı, bir suçun tadıydı.

Julian aynı cevabı her defasında farklı bir şekilde veriyordu. Daha fazla kelimeyle daha az şey ifade edebilen bir Machiavalli var olamazdı.

Yüksek sosyetenin görgü kurallarına daha şimdiden sahip olsa da, kalplerini henüz edinmemişti.

''Bak!'' diye bağırdı Julian'a kendi vicdanının sesi. ''İşte bu pis mutluluğa ulaşmak için çabalıyorsun! Sadece bu heriflere ve onların dünya görüşüne boyun eğdiğin takdirde söz konusu mutluluğu elde edeceksin. O zaman muhtemelen 2000 Frank maaş aldığın bir konum geçirirsin eline. Ama karnını doyururken, zavallı bir mahkuma şarkı söylemeyi yasaklamasını da becermelisin. Onun mütevati yemeğinden tasarruf ettiğin parayla yemek davetleri verirsin. Ve sen ziyafet çekerken o her zamankinden daha fazla acı çeker...''

O zamanlar savaşın tehlikeleri göze alınarak ilerlenirdi. Bugün ise bahtsızların nasıl boyunduruk altına alındığına sessiz ve ödlekçe şahit olunarak!''

Yüksek dağlara çıkan seyyah, rahat bir mola verdiğinde mutluluk hisseder tabii. Ama sonsuza kadar orada kalacak olsa, ölümüne kederli olur.

Modern evliliğin tuhaf yan ürünleri vardır. Eğer evlilikten önce aşk mevcut ise, evlilik denen birlikteliğin sıkıcılığı içinde solar gider. Özellikle de çalışmak zorunda kalmayacak kadar zengin eşlerde, dingin evlilik mutluluğuna yönelik temel nitelikli bir antipati oluşur. Sevda ve aşkların içine balıklama dalmaktansa bunların yanından geçip gidenler, sadece hayal gücünden yoksun olan kadınlardır.

Gülen yüzlere alışıksınız. Ama bunlar yalanın meskeleridir. Gerçek ciddidir dostum.

Dünya çocuklarının kendini beğenmiş şerefi, insanı onca günaha ve hatta sık sık suçlara yöneltir.

Kadının pişmanlığı aşkı kadar büyüktü.

Adil fakat katı tanrı, anneleriniz hatalarını artık onlardan soramaz.

Julian tuhaf bir hisse kapıldı. Birisi farkına varmadan en kutsal varlıklarına dokunduğunda, ateşli ruhlar böyle hisseder işte.

Dünyada olmak gerçek düşmanlarla çevrili olmak anlamına gelmektedir.

''Hayatım boyunca hangi işle uğraşacağım?'' diye soruyordu kendine. ''Dindarlara cennette yer satacağım. Peki bu yerlerin gerçekte var olduğundan nasıl emin olacağım? Bunu yapmanın tek yolu, insanın dış görünüşünün farklı bir biçime sokmasıdır heralde.''

Daha yukarıya tırmanmaya çalışmamak, ona ölmekle eşdeğer görünüyordu.

''Eğer fırtına varken uykuya dalarsam, sele kapılmayı hakederim.''

Adamın değeri neyse makamının da değeri odur.

Güzel bir yol daima güzel kalır. Etrafında dikenli çalılıklar olsa bile. Edepli yolcu yolunda ilerler ve kötü dikenleri dikkate almaz.

İnsanlar ekmeklerini elde eder etmez,kibirlerinin esiri oluyorlar.

Bayan de Renal Julian'ın kollarına attı kendi kendini. ''Ah! Böyle ölmek..''

''Korkuyorsun'' dedi kadın. ''Dünyanın bütün tehlikelerine karşı çıkarım ve gözümü dahi kırpmam. Korktuğum tek şey var: Sen gittiğinde tekrar yalnız kalacak olduğum o andan korkuyorum.''

''Kollarında ölmek istiyorum. Hayatta olduğumdan daha mutlu olarak..''

Kuşku her zaman kesinlikten daha iyidir.

''Aşağılık niyetlerden ve iki yüzlülükten oluşan bu şeytan köşesinden kurtulduğumda, mutlu olacağım.''

Başkalarını hakir gören bir insana cevap vermemek daha iyidir.

Abartılı iltifatlarda başka bir şey söylememeniz gerekecek. Aptal biri bunu gerçeğin ta kendisi sanır.

Hiç bir zaman 'kader' demeyiniz. Her zaman 'kısmet' deyiniz.

Dünya her şeye alışır!

''Neden altı hafta önce sahip olduğum kanaate bugünde sahip olayım ki? O zaman kendi kanaatimin kölesi olurum.''

Herkesin fikrini dinlediği için, hiç bir zaman bir işi gerçekleştirme cesaretine sahip olamıyordu.

Yeni olduğun sürece gözdesindir.

''İnsan kalbini güzel bir çoban köpeğine de bağlar.''

''Hakedilmeden sahip olunan bazı unvanlar vardır.''

''İdam hükmü, henüz hiç kimsenin aday olmadığı tek şeydir.''

''Ne kadar güzel bir balo!'' dedi Konta. ''Hiçbir şey eksik değil.''
''Eksik! Düşünce eksik.'' diye yanıtladı Kont.

''O zamanlar herkes düşlediği dava uğrunda savaşıyordu. Kendi tarafının zaferini sağlamak için mücadele ediyordu; madalyalar kapmak için değil.''

Bir amaca yönelik olan iki yüzlülük hiç bir zaman kendini ele vermemelidir.

Esnemeye yol açan bir aşk nasıl bir aşktır? 

Hayat denen bu bencillik çölünde herkes kendinden sorumludur.

Hayali aşk hiç kuşkusuz gerçek aşktan daha zengindir.

Mutsuzluğun en derin uçurumlarına yuvarlanmış olan bir insan, en son sığınak olarak sadece cesarete sahip olur.

Sevgisizliğe karşı hiç bir savunma işe yaramaz.

''İnsan bir budalalık yaptığında savaşa daima yüreğini sürer, beynini değil.''

''Bir ulus aynı yöntemlerle ikinci bir kez aldatılamaz.''

Asık bir surat kibarlığa aykırıdır. İnsan canı sıkılıyormuş gibi görünmelidir. Yüzümüz üzüntülü olduğunda, bir eksiğimizin olduğunu, herhangi bir başarısızlığa uğradığımızı dışa vurmuş oluruz. Yani dibe vurduğumuzu dışa vurmuş oluruz. Oysa canı sıkılan biri gibi görünseniz, bizzat sizi kazanmak için boş yere uğraşan, diğerleri dibe vurmuş olur.

Daima rakibinizin beklentisinin tersini yapın.

''Kelebeğin kanatları lambadan yanar.''

Güzel bir aşk eserini okumak, en soğuk kadın için bile enfes bir haz, bir tür kendine geliştir.

Uyanma hadisesi onun için eziyet dolu bir andı daima. Zira aynı zamanda derdi de uyanıyordu.

''Kibir en yüce erdem mabetlerine bile sızar.''

''Kendinize zaman tanıyın!''

''Ölümü yakınında bulunmak insanı kayıtsızlaştırır.''

''Tutku, hayatın en büyük azabıdır. Ama sadece yüce gönüllere musallat olur.''

İnsanlar başka bir insanın canını alma hakkına sahip olamazlar.

Danton idam edildiği gün şöyle demiş: ''Komik! 'kafa kesmek' şeklindeki zaman ifadesini çekimi yapılamıyor. İnsan şöyle diyebiliyor; ''Benim kafam kesilecek! Senin kafan kesilecek! Ama şöyle diyemiyor; ''benim kafam kesildi!''

Hayatın her alanında olduğu gibi: sadec, mütevazi, lütufkar olan şey, güzel bir aldatmaca nedeniyle terk edilir.

-Ladislas: Ruhum hazır!
-Kral: Sehpa da öyle! yatır başını üzerine!

İnsan herşeyi öğrenebiliyor. Bilgi, kıvraklık.. Ama cesaret asla.

''Güçlü ruh sıradan ruhlara egemendir.''

''Ve hayatını elinden almak istediğim insan, ölümümden dolayı gözyaşı döken yegane insan olacak.''

''Peki ya La Mole?'' diye sordu Bayan de Renal. ''Görünüş aldatıyor.'' diye yanıtladı Julian. ''O benim karımdı ama sevgilim değil.''

''Bir mahpusun en büyük felaketi kimseyi geri çevirememesidir.''

''Gerçekten de hiç bir insan başka bir insana güvenmemelidir.''

Avcını biri ormanda bir hayvan vurur. Av yere düşer. Bu arada çizmesiyle bir karınca yuvasına çarpar. Yuva tahrip olur ve karıncalarla yumurtaları dağılır. Karıncalar arasındaki filozoflar, bu devasa, siyah renkli ve korkunç şeyin ne tür bir şey olduğunu hiç bilmeyeceklerdir.

Bir günlük ömrü olan bir sinek, yazın ortasında bir sabah yumurtasından çıkar ve akşam güneş batarken ölür. Gece denen şeyin ne olduğunu nasıl anlayabilir. Beş saat daha yaşamasını sağlayın ve gecenin ne olduğunu hem yaşar hemde idrak eder.



STENDHAL





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder