11 Ağustos 2016 Perşembe

SİMYACI

Herkes bizim nasıl yaşamamız gerektiğini elifi elifine bilir. Ne var ki, hiç kimse kendisinin kendi hayatını nasıl yaşaması gerektiğini kesinlikle bilmez.

Tanrı, herkesin izlemesi gereken yolu yeryüzüne çizmiştir, yazmıştır. Senin yapman gereken, senin için yazdıklarını okumak yalnızca.

Düşümü gerçekleştirmekten korkuyorum, çünkü o zaman yaşamak için bir sebebim kalmayacak.

Herkes düşlerini aynı şekilde göremez, kendince görür.

Öyle zamanlar vardır ki, insan hayat ırmağının akış yönünü değiştiremez.

Yeryüzünde herkesin anladığı bir dil vardır. Bu coşkunun dilidir, arzu edilen ya da inanılan bir şeyi gerçekleştirmek için sevgi ve tutkuyla yapılan girişimlerin dilidir.

Bir şeyi gerçekten istediğin zaman, arzunu gerçekleştirmeni sağlamak için tüm evren iş birlği yapar.

Bir şeye karar vermek başlangıçtan başka bir şey değildir. İnsan bir şeye karar verdiği sırada hiç öngörmediği, düşünde bile aklına gelmeyen bir yöne doğru şiddetli bir akıntıya kapılıp gidiyordu.

Belki de Tanrı, çölü, insanlar hurma ağaçlarını görünce sevinsinler diye yarattı.

Dünyanın konuştupu ve yeryüzünün bütün yaratıklarının yürekleriyle anladıkları dilin, en temel ve en yüce bölümünü anladı delikanlı. Aşktı bunun adı, insanlardanda çöllerden de daha eskiydi; tıpkı kuyunun yanında bu iki bakışın buluşması benzeri, iki bakışın buluştuğu yerde, her zaman aynı güçle ortaya çıkardı.

Aşk sevilen nesnenin yanında bulunmayı zorunlu kılıyordu.

İnsan sevince, nesneler daha çok anlam kazanıyor.

Düşlere inanan kimse onu yorumlamasını da bilir.

''Kötülük'' dedi simyacı, ''insanın ağzına girende değil, oradan çıkandadır.''

''Seni seviyorum, çünkü bütün evren sana ulaşmam için işbirliği yaptı.''

''Bulduğun şey saf maddeden yapılmışsa hiçbir zaman çürümeyecektir.''

Yüreğin neredeyse, hazinen de oradadır.

Gözümüzün önünde büyük hazineler olduğu zaman görmeyiz onları. Peki neden bilir misin? Çünkü insanlar hazineye inanmazlar.

Ve altın evrimin simgesi olacağı yere savaşların işareti oldu.

Kim ve ne olursa olsun yeryüzünde her insan, her zaman dünya tarihinde başrol oynar. Ve doğal olarak o bilmez bunu.




PAULO COELHO 

FARELER VE İNSANLAR

Biz onlara benzemeyiz! Çünkü sen varsın benim yanımda ve ben varım senin yanında, bu yüzden işte..

İnsan yüreğinin iyi olması için akla ihtiyacı yoktur.

''Yatakhanede kağıt oynuyorlar ama ben zenci olduğum için onlarla oturup kağıt oynayamıyorum. Kokuyormuşum ben öyle diyorlar. Sana bir şey söyleyeyim mi, aslına bakarsan siz de bana kokuyorsunuz.''

İnsan çok uzun süre yalnız kaldı mı hastalanır, yalnızlıktan hastalanır.




JOHN STEINBECK

GÜNEŞİ UYANDIRALIM

Hep peşimden gelmek isteyen o eski acıyı anımsıyordum. Yeniden Zeze olmak, bir şeker portakalı fidanını edinmek, Potuga'yı yine yitirmek mi?

-'İnsanları sevmekten pek hoşlanmıyorum. Sevdim mi de ölmelerinden korkuyorum.''
-''Sevdiklerinden çok ölen oldu mu?''
-''Çok değil, hayır. Yalnızca bana sevgisiz hayatın beş para etmediğini öğreten bir adam.''

İnsan yüreğinin acımadığı söylenir, ama benim yüreğim acıyordu.

-''Sen çok düş görüyor musun Maurice?''
-''Pek seyrek. İnsan kocaman bir adam olur, hayatta yolunu çizer ve nesneler değişir.''

Dua etmek, Tanrı'yla gevezelik etmektir. Acele etmeden, küçük, sevimli bir söyleşidir.

İnsanlardan verebileceklerinin çoğu istenemez.

Acı korkunç bir şeydi! Neden bir anda gelmiyordu, neden büyük bir acı geldiği gibi hemen geçmiyordu?

İnsan bağışlarken her şeyi unutuyor. Ama yalnızca unutmakla, pek çok kez insan yeniden anımsamaya başlıyor.

Mutluluk bu olmalıydı. İnsanların birbirine ufak tefek ve hoş şeyler anlatması.

Mutlu olmak dedikleri ne? Kim bilir? Mutluluk zaman gibidir, hareketsizdir ve insanlar gelip geçerler.

Yalvarırım söyle bana Adam, büyük insanlar güneşi nasıl uyandırabilir?



JOSE MAURO DE VASCONCELOS