21 Mart 2016 Pazartesi

KARAMAZOV KARDEŞLER ( 2.CİLT )

İnsanın bütün mutluluğu yaşaması için bir gün bile yeter.

İnsan için, baba evinde geçirilen çocukluk yıllarının anıları en değerli olanlarıdır ve ailede biraz aşk ve anlaşma varsa bu her zaman böyledir. En kötü aileden bile değerli anılar çıkabilir, yeter ki yüreğin değerli olanı aramayı bilsin.

İnsan dışındaki her şey günahsız.

İnsan dürüst ve adil birinin nasıl düşüp rezil olduğunu izlemeyi seviyor.

Dindar insan gider ama ışığı kalır.

İnsanoğlu peygamberleri kabul etmiyor ve kovalıyor; ama insan çilekeşlerini seviyorlar ve acı çektirdiklerine saygı duyuyorlar.

Cehennem, artık sevememenin acısıdır.

Kimileyin idama götürülen suçlunun aklında bile olayla hiçbir ilgisi olmayan, ikincil ne çok düşünce dolaşabilir.

İnsana öyle gelse bile doğada gülünç hiçbir şey yok. Eğer köpekler düşünebilselerdi ve eleştirebilselerdi, onlara buyuran insanların toplumsal ilişkilerinde de bir o kadar belki de daha fazla gülünç şeyler bulurlardı.

Herkes gibi olmayın; bir tek siz farklı kalsanız bile yine de farklı olun.

Öyle dakikalar oluyor ki, insanlar suçu seviyor.

Herkes kötülükten nefret ettiğini söylüyor ama içten içe kötülüğü seviyor.

''Çağımızda Tanrıya inanmak gericiliktir; ama ben şeytanım, bana inanabilirsiniz.''

Acı çekmek, yaşamaktır. Acısız nasıl bir zevk olurdu. Her şey sonsuz bir şükran ayinine dönüşecekti.

Biz, içimizde her şeye yer verebilir, her şeye alışabiliriz.

Biz, göz önünde yaşamayı seviyoruz ve en gizli tehlikeli düşüncelerimizi bile, tüm tasarılarımızı hemen bildirip insanlarla paylaşmaktan hoşlanıyoruz. Nedeni bilinmez; ama hemen insanların tam bir sempatiyle bize yanıt vermesini, tüm sorunlarımızı ve kaygılarımızı anlamalarını, bizi onaylamalarını ve alışkanlıklarımıza engel olmamalarını istiyoruz.


Görünüşte acımasız, taşkın ve önüne geçilemez insanlar genellikle son derece duygusal bir yüreğe sahiptirler. Örneğin bir kadına tinsel ve üstün bir aşkla sayrı biçimde bağlanabilirler.

Öldürülen yaşlı Karamazov gibi bir babaya , baba denilemez, o buna layık değil. Sevilmeyi hak etmeyen bir babayı sevmek, anlamsız ve olanaksız. Sevgi yoktan yaratılamaz.

Çocuklarınıza sevgi ve saygı ekmezseniz onlardan bunu biçemediğiniz için kendilerini nasıl suçlarsınız?

Bizi dünyaya getiren kişi henüz bir baba değildir; baba, bizi dünyaya getirip bunu hak eden kişidir.

Özellikle daha çocukluktan, baba evinden kalandan, daha üstün, daha güçlü, daha sağlam ve gelecekteki yaşamınız için daha yararlı anı yoktur. Size uzun uzun terbiyenizden bahsediyorlar, oysa çocukluktan kalan böyle güzel bir anı belki de aslında en iyi terbiyedir. Eğer insan, gelecekteki yaşamı için bunun gibi bir çok anı topladıysa o kendini kurtardı demektir.




FYODOR DOSTOYEVSKI

KARAMAZOV KARDEŞLER ( 1.CİLT )

Çoğunlukla insanlar, cani olanları bile, bizim düşündüğümüzden çok daha saf ve temiz yüreklidirler.

Gerçekçi bir insanı inanca götüren mucizeler değildir. Ciddi anlamda eğer gerçekçi biri inanmıyorsa, mucizenin kendisine de inanmamak için her koşulda kendinde o gücü ve yeteneği bulacaktır; Eğer ki mucize tartışılmaz bir şey olarak karşısına dikilirse bunu kabul etmektense kendi kendine inanmayı reddedecektir. Mucizeyi kabul etse bile, bugüne kadar bilmediği doğal bir olay gibi görecektir. Gerçekçi insanda inanç mucizede değil, mucize inançtan doğuyor. Gerçekçi insan bir kere inanırsa özellikle bu gerçekçiliği yüzünden mucizenin varlığını da kesinlikle kabullenmelidir. Havari Thomas, gözleriyle görmediği sürece inanmayacağını söylemiş, görünce ise ''Benim Allah'ım, benim Tanrım!'' demiş. Onu inanca götüren mucize midir? Büyük bir olasılıkla hayır; inanmış; çünkü inanmak istemiş ve belki de ''gözlerimle görmediğim sürece inanmam'' dediği sırada bile tininin derinliklerinde artık inanıyordu.

Halk arasında suskun ve sonsuz sabırlı acı vardır: İçine dönük sessiz bir acıdır, konuşmaz. Ama bir de patlayan türden bir acı vardır: Birden gözyaşlarına dökülür ve sonra da ağıta dönüşür. Özellikle kadınların acısı böyledir. Yine de bu, sessiz acıdan daha hafif değildir. Ağıt, insan yüreğini daha çok yaralayıp parçalayarak avutuyor. Bu tür bi acı avuntu da aramaz; bir türlü dinmek bilmeyen bir duygu ile beslenir. Ağıt da durmaksızın yarayı deşme gereksinimidir yalnızca.

Bu yeryüzünde gerçekten pişmanlık getiren bir insanın bağışlanmayacak günahı yoktur ve de olamaz. İnsan, Tanrı' nın sonsuz aşkını söndürebilecek büyüklükte bir günah işleyemez. Tanrı'nın kullarına duyduğu aşkı aşacak türden bir günah var mıdır ki?

Sevgi öyle değerli bir hazinedir ki, onunla tüm dünyayı satın alabilirsin.

İçinde temiz olmayan bir şey gördüğünde o artık arınmış oluyor; çünkü ayırdına varmışsınızdır.

İçten sevgi emek ve sabır ister.

Gerçek ceza tini sarsıp kendine getiren, huzura kavuşturan, kendi vicdanının ayırdına varma bilincidir.

Aşık olmak sevmek anlamına gelmez. Aşık olabilir ve ondan nefret edebilirsin.

Mantığın rezalet olarak değerlendirdiğine, yürek yalnızca güzellik diyebiliyor.

Günahtan ve şeytandan da yalnızca insanlar arasında değil, kutsal yerlerde de korunmak güçtür.

Narin bayanlar özellikle sefahat düşkünü alçakları seviyorlar.

''Aleksey Fyodoroviç, çam ağaçları insanlar gibi değil, onlar yavaş yavaş değişiyor.''

Hakarete uğramış bir insan için en acısı, herkesin onun koruyucusu olmaya kalkışması..

Tüm insanlara bir çocukmuş gibi, kimi insanlara ise hastanede yatan hastaymışçasına özen göstermek gerekir.

''İhtiyar Zosima, insan yüzünün aşkta deneyimsiz olan birçok kişinin sevgisinin engellediğini söylerdi.''

Eğer şeytan yoksa, dolayısıyla onu insan yarattıysa, kendi suretinde ve bir benzeri olarak yaratmıştır.




FYODOR DOSTOYEVSKI